Bir gün Haydar isimli bir adam kız arkadaşıyla buluşmak için restorana gitmiş oturup kızı beklemeye başlamış bi bakmış ki 2-3 masa ileride Kadir İnanır gitmiş yanına - Kadir ağabey bir imza alabilir miyim? demiş Kadir İnanır: - Tabi. demiş vermiş imzayı adam gitmiş oturmuş yerine bi kaç dakika geçmiş Haydar kalkmış yerinde - Kadir ağabey birazdan kız arkadaşım gelecek geçerken bir selam verirmisin ya karizma olur. demiş Kadir İnanır: - Tamam olur.demiş ardından adam dayanamamış kalkmış yerinden yine - Kadir ağabey be yanımızdan geçerken selam verip iki muhabbet edermisin ya çok sağlam karizma yaparız demiş Kadir İnanır: - İyi tamam hadi geç otur yerine ben giderken uğrarım sizin masaya demiş. Adamın kız arkadaşı gelmiş oturmuşlar muhabbet ederken Kadir İnanır gelmiş - Haydar naber abi? demiş Haydar: - Kadir bi bas git ya....
Karınca Cenazesi
temel,fransız ve ingiliz bir otele giderler.temel karıncalı oda fransız çivili oda ingiliz tahtalı oda da yatar.ertesi gün otel sahibi onlara nasıl yeriniz rahatmıydı sorusunu sordu.ingiliz :tahtanın üzerinde yatta yata tahtalı köye gittim.fransız za sorar ben çivinin üzerinde yata yata delikteşik oldum.temele sorma sırası gelince temel:valla çok güzel yattım bir karınca öldürdüm diğerleri cenazesine gitti demiş...
Balıklar Neden Konuşmaz
Fadime birgün Temel'e sorar: -Paluklar neden konuşmiyi temelciğum - Paşini akvaryuma sok anlarsin,Fadimeciğum...
Temel, Dursun ve İngilizce
Temelle dursun,tatile turist lik bir bölgeye giderler. oralarda gezerken.yanlarına bir turist yaklaşır. ve onlara adres sormak için önce :you speak English der. temelle dursun dan ses çıkmaz turist bu kelimeyi 7 dilde sorar. her ikisinden de ses çıkmayınca gider. dursun temele bakarak derki, ula temel bizim hiç olmazsa bi ingilizce öğrenmemiz lazım der. temelde : ula dursun ne gerek var görmuyonmu pe...gi 7 tane dil biliyo bi derdini anlatamadı.demiş
Temel ve Dursun
Komutan birgün emir verir herkes bana 2 saat içinde 10 ölü asker getirecek der. Temel bir gider bir daha gelmez. Sabah olur Temel gelir. Komutan temelin bir vagon ölü askerle geldiğini görünce Komutan; Temel gel sen bana bu askerleri 10.000 sat der. Temel şu cevabı verir; - Komutanım, zaten ben 10.000 aldım..)
Sarışın ve Avukat
New York`tan Los Angeles'e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın seksi görünüşlü bir hanım yan yana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşça vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor: Size bir soru soracağım, cevabi bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim. Ve ilk soruyu soruyor: -Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır? Kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırası sarışına gelmiş: -Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen şey nedir? Adam dakikalarca düşünmüş... Yanıtı bulamamış... Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş: -Cevap ne? Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış...
Deliler Hastanesi
Bir gün deliler hastanesinde bir olay olduğu için bazı hastalar uçakla başka bir yere gönderilmiş. Hostes pilota: -Ahmet Bey bunlar çok konuşuyor. Ne yapmalıyım? -Onlara oyun oynattır Berna. Belki eğlenir susarlar. Ama sessiz sakin bir oyun olsun. -Peki efendim. Hostes hastaların yanına gider. -Hadi arkadaşlar sizinle bir oyun oynayacağız. der. Ve bir kadın seçer. -Sen öğretmen olacaksın. Onlar da öğrencilerin olacak. Onları susturmaya çalış. Onlara ders anlat. der. Hostes pilotun yanına gider: -Onlara öğretmencilik oynamalarını söyledim. Bir sessizlik olduğuna göre öğretmen işin iyi yapıyor. der ve güler. Bir süre bu sessizlikte bir şey var diyen hostes içeri girer. Fakat içerde sadece öğretmen vardır. Öğrenciler yoktur. -Hey! Öğrencilerin nerde? -Onları susturduktan sonra ders işledim. Ama tenefüs zaman geldiğinden dolayı onları dışrı çıkardım (yani onları uçaktan aşağı atmıştır...
Gemi Pusulası
Temel bir gün gemide gidiyormuş. O gün hava çok rüzgarlı ve soğukmuş. Temel adamlarına demiş ki: Pusulayı getirin bana demiş. Sonra adamları da aramışlar bulamamışlar. Sonra Temel'e demişlerki pusula yok neyi getirelim demiş. Temel ozaman kelime-i şaadet getirin demiş.